Halı altına süpürülmüş benliklerin izini sürerek düze
çıkıp topaklaşıyor zihin. Bergamot kokusu sinmiş tenler zamanı
ağırlaştırıyor yalnızlığa bürünmüş evler gibi. Dost olmadığı gibi düşman da yok
bu çıkmazda. Duygusunu yitirmiş sanal alem zırvalıkları, bayım siz hiç kara
portakal çiçeği kokladınız mı? Hangi cümlenin heceleri arasına gizlendi tanrılar. Heceden başka ne olabilir ki. Bir heceyi emzirdiniz mi hiç, cümleler
kurmak için. Sonra onların esiri olup düştünüz mü kuyuya? Kuyudan çıkan rölyefe
sarılan zombiler, size memelerimden akan bereketli kanı içiriyorum
kibelenin aşkına. Defalarca Waking Life’ı izliyor ve kusuyorum. Evet tüm
arabesk sözlü rock parçalarında duygulanıyorum. Hadi zamanı geri alalım ve başa
dönelim. İlk daireler çizdiğimiz zamana, mağara duvarlarını boyayalım tekrar. Aristo’ya
küfür edelim. Şairleri yeniden kutsayalım Jim Morrison dinleyerek. Hermann Nitsch
seni tüm ayinlerin cennetinde karşılayacağım.