- Kavramla yapılan sanatın anlaşılıp anlaşılmazlığı çerçevesinde yazılan metinler kadar sığ bir şey olamaz. Sanıyorlar ki anlaşılamazlığın reddinden doğan bir karşı duruş bu tavır. Tam tersi bayım o kadar anlaşılıyorsunuz ki onun reddi bu.
- Maurizio Cattelan´ın, hakikat muzunu yiyen David Datuna sayesinde yine orgazm yaşadık.
- Açlıktan görülen halüsinasyon özür kabul etmez.
- Üç mekan değiştirdikten sonra şimdiki yerini bulan çok fonksiyonlu ikea kütüphanesinin son kurulumu oldukça sıkıntılı oldu. Daha önce kurulu fotoğrafını çekmeme rağmen kurulumu yapamadım. Modeli de internette bulamadım ve kurulum kitapçığı da çoktan gözden kayıptı. Son kurulumu gerçekleştirdim fakat bütünden bir parça artırarak. Yaklaşık bir yıl oldu ve kütüphaneden sürekli genleşme, yerleşme diyebileceğim sesler geliyor. Yaşayan bir organizma gibi. Sanıyorum eksik parça ile kurulan o kütüphane bir gün çökecek. Ama bir tarafım da çok eğleniyor. Her gıcırtıda kütüphanedeki kitapların yazarlarının kitapların dışına çıktıklarını ve birlikte dans ettiğimizi görüyorum. Aramıza roman karakterleri de katılınca müthiş bir cümbüşe dönüyor oda.
- Çocuklukta babaannenin ahşap, gıcırdayan ve tıkırdayan evindeki anlatımlarla büyüyüp ve babaannenin gördüğünü söylediği şeyleri görüp göremeyeceğinizi sorduğunuzda, babaannenin verdiği cevap "sen kimsin ki sana görünsünler" olursa çocuklukta kısmi bir rahatlama yaşarsınız fakat şu günlerde babaannenin söylemini hakaret olarak algılayabilirsiniz.
- Bir ''Meksika Dalgası'' mı gerekiyordu yavru kuşlar uçmaya. Cümlede soru takısı olup da soru işareti yoksa bu cevabı bildiğimiz ve sustuğumuz anlamına gelir. Koca bir soru işareti suskunluğu.
- Sinemada ''Le livre d'image'' filmini izlerken ''Godard'ın beyni isal olmuş'' diye bağıran Suna Selen hâlâ rüyama giriyor.
- Düşüncenin cinsiyeti vardır Breton, hislerin cinsiyeti yoktur.
- Sen bir Vogue sayısı değilsin bebeğim, kim sevmedi seni bu kadar. Gel beraber çırılçıplak yüzelim.
- Loser'lar, başarısızlar, tutunamayanlar, kaybedenler, bilumum dezavantajlılar olarak ilan ettikleriniz üzerinden yaptığınız ebebiyatın ve biriktirdiğiniz sermayenin üzerine işiyeli çok zaman oldu. Bir de şiir teknolojisinden bahseden mühendisler size ayrıca işiyorum, hem de kanamalı.
- Büyük, kadın memesi sevenler, o kadınların omuzlarındaki çukurlara gömüyorum sizi.
- Kadın doğum uzmanlarının her dişiyi doğurtma isteği ve teşviki bir çeşit mastürbasyon.
- Satın aldığımız her şey bize içinde özgürlükle verildi, almayı bırakınca çıplak kaldık.
- İçindeki çocukla didişme daha çok erişkin eril öznenin yaşadığı bir durumdur. Doğurganlık potansiyeline sahip erişkin dişi öznenin somut olarak bir iç çocuk oluşturma durumu ya da soyut fikri dişi öznenin içindeki çocukla didişmesini tolere etmektedir. Dişinin her an çocukla özdeş olma fikri canlıdır.
- Banyo rafında unutulmuş bir tokanın ıssız adam duygulanımından sonra, kirli sepetinde unutulmuş çorabı koklayan bir kadının duygulanımını bize Kristeva bile anlatamaz.
- Biber tohumu dikip gül açmasını bekleyecek kadar inanmıştık.
- Her iki cinsle sevişme deneyimi yaşamadan bir ömrü sadece bir cinsle geçirme kararını aldıranın iraden olduğuna inanıyorsun yani.
- Bir erkek arkadaşıma tıp çok gelişti artık üç aylık bir hamilelikten sonra doğum yapabileceğiz dedim. Yüzündeki şaşkınlık, olabilirlik ve olamazlılık arasındaki ifade bana yetti.
- Kendi söylemlerine tırnak işareti koyacak kadar uzaktı mevzuya.
- Tekinsiz dedikleriniz henüz karşılaşmadıklarınız sadece.
- Annelerimiz üzerinde tepinen adamlardan muzdaripti, kızları ise bir ve sıfır estetiğine takmış adamlardan.
- Sanat hayattır dedi, derede doğum yapan bir kadın videosu gösterdim, bunun sanat olması için performans olarak belirtilmesi gerek dedi. Ben size mecbur değilim bilemezsiniz.
- Mutlu olunca tek ayağımı kaldırıyorum, ardından geleni kandırmak için.
- Birine dert anlatmamak kadar güzel bir şey olamaz ergenken.
- Şiir yazma kursu almak isteyenler var bu zamanlarda, önerim, bunun yerine ilkyardım dersi almaları.
- Esin ve taklit "hayranlığın" vazgeçilmez hastalığıdır. Tedavi edilirse yeni olana gebe kalır edilmezse bir ur gibi büyür ve insanı zehirler.
- Dilden önce gelen bir alanda akıl yürütüyorum. Ah ah o kadar fakirim ki mandalina soyacağı.
- Oradasındır sonra oradan ayrılırsın sonra orayı tekrar bulmak ve bu defa ora olmak için çabalarsın. iksir sende ise şanslısın. Yoksa yok zaten. Olsun, o da oluyor. Daha iyisi orada ora bile yok. O kadar iyi.
- Ne zaman ortak imgeleri paylaştığım tinlerle karşılaşsam enter ve space tuşları arasında kalıyorum ve delete tuşuna basıyorum.
- "Canavar çizme atölyesiymiş" sizinle yatmak istiyorum bayım.
- Konstrüksiyona ulaşana kadar yontmalı insan asırlardır taş kesilmiş çamurunu. En sivri yontucuları batırmalı ki ne kadarı arzu ne kadarı kendinden. Sonra şeritleri takip etmeli düğümler ve kristaller. Eliptik sarmallarda iz bırakmayan tüm ölüm arabalarını süslemeli en unutulmuş şarabı hatırlamalı. Bir yol filminin camından geçer gibi.
- Belgeselciliğe bir türlü ısınamadım. Belge-sel olan filmler, söylemler, yaşamlar bende porno film izliyormuşum düzlüğü yaratıyor. İkea montajının şiirsel zorlaması gibi bişiy.
- Hayallerini gerçekleştirememiş ebeveynlerin çocuklarına hayaller ağır gelir çoğu zaman.
- Giz o bulamadığım videodaydı. Betacam naftalinli masaj salonu atıf ibareli o video olsa belgesele yeni bir boyut getirecektim. Bu senin suçun değil betacam.
- Anish Kapoor'un VantaBlack'i Svankmajer'in sadece Black'inden daha koyu olamaz. Anish, kullanım hakkını satın alır. Svankmajer'inki insanın derinliklerindedir ve asla alınıp satılamaz. Ancak ona ulaşılabilir. Bu hareketle Anish'in sanat kariyeri tarafımca son bulmuştur. Kendisini Nasa'ya Samantha'nın yanına gönderiyorum.
- Organsız bedene pozitif bakan bilinçin karşısında Jung'u dışlayan bilinç Jung'un analitik gerileme eğiliminden kaçınmak isterken biyolojik olanı gözden kaçırmış olmasının organsız beden ve Jung'un çalışmaları arasındaki ilişkiyi ya da paralel olanı göz ardı ediyor olabilir mi?
- İyi bir deist olmak için çok çalışmalı. Tüm kutsal olan her şeyi antropolojik farkındalıkla didik didik etmeli. Bakunin'in insanı zavallı bulduğu noktadan sıyrılmalı.
- Nesnelerden şizoid kaçış, gerilemenin korkusundan çok boşluk sarhoşluğuna duyulan tutkudan da kaynaklanıyor olabilir mi? Öyleyse Guntrip'in gerileme dediği ilerleme anlamına da gelebilir mi?
*Ne yani düşündüğüm için ben bir sürrealist olamam mı şimdi?
*Öyle demek istemedim sersem.
*Sürrealizm konusu ayrı. Tavuk da etinin tadını bilmiyor.
*Yani...
*Hala rizom sapını gözden kaçırıyorsun.
*Tamam kaçırmadan bakmaya çalışayım o zaman.
*Görüşürüz o zaman.
- "Alay ediyor benimle hayalet" Ah Lautreamont ah seni erken tanımak isterdim. İlk gençlik yıllarımda mesela gardrop çıkmazlarında, tavan arası gizlerinde tinlere konser verişlerimde. Hatırlıyorum Isidore hatırlıyorum unuttum sandığım her şeyi. Çam kokulu anne kukulu sığınağı, "ölümsüz" yalnızlığı. Şimdi oraya benzemeye çalışan tüm sığınaklara kıl oluyorum. Şimdi çok yakın Isidore çok yakın ölüm çok yakın.
- Facebook'tan yapılan "atıf" enerjilerinin bir gün bir yerlerde örgütlenip üzerimize yağacağı gibi çok pis batıni inançlarım var. Buton istiyorum "atıf" butonu. Kime ne kadar atıf yapılmış bilmek istiyorum.
- 2005 yılı, asite yedirdiğim çinkonun üzerindeki tüm formlar zihnimin yavaş yavaş ele geçirildiği mekânın sınırlarının belirginleştiğini sezdiğim rahatsızlıktan doğan tüm kaygılar. Bir türlü geçmeyen fallik görüntüler. Zamanın nesneleri ile özne'de bir delik boşluk yaratıp sızma... Gravüre tecavüz ederek açtığım bu korkak ve ürkek boşluklar hepimizde olduğu gibi yani özel kılmanın ötesinde her zaman özlem duyulan, akademik disturda Lacan'ın o boşluğu, o şey, olup olmadığından emin olmadığım çünkü kaos ve paradoksal payı hala es geçemiyorum. Bunu salt otomatizm zirvesi farkındalığı ile öznenin söze, forma, bla bla nicesine bağımlılığının dışavurumu olarak görüyorum ve salt otomatizmin romantik fikrini ayırt etmeye çalışarak dışavurumdan arda kalanları toplamaya çalışıyorum. Teknedeki asitin çinko tepkimesindeki şiirsellik, boyanın kağıda bıraktığı mürekkepten ya da benim üzerinde oluşturduğum suni boşluklardan daha mı şiirsel?
*Cevap güdüsü de mesela aynı şey dürtüsel fiziksel saldırganlığın evrilmişi entelektüel dürtü saldırganlığı mesela hep ötekiyle sürtünme isteği. Ve şu an hâlâ devam ediyor olmamız. İnziva deneyleri mesela, zikirciler... Saf, dolaysız kendini patlatma eylemi mesela mesela diye gidebilecek olan sonsuz olasılık. Matematik kelimesi mesela tek başına zeki gösterebilir bir metni. Henüz Özne'ye dair tek bir kesin cevabı yoktur tüm malzemesi nesne olmasına karşın. Özne'yi anlatmak için matematiği seçmek sanki biraz boş. Özne'nin boş'undan faklı olarak. Bloop'ik bir yordam tanımı bile yapılırken sezgisel Goldbach özelliğinin ilkel yinelgen durumuna karşın tek bir olgunun savunucusu olma durumu da pisijik aritmetik düzlem eğriyle çelişir ve bu da başka başka sapmalarla açık alana sürüklenir. Derslerde bunları hiç anlatmadılar. Anlatmazlar da bunu özne kendi yapar. Mesela ilişkilendirmeyi, bağıntıları savunabilirsin öz olan. Yarış fikrinden felç doğarmış anneannem hep öyle derdi. Geç anladım ama olsun.
Bir de tüm bu bağıntılar da tanrı ve tanrı fikrinden bağımsız sürece dair olanlar. Kafatası suyunun da dışında.
Sanal düzlemin nesneye karşı nesne hareketi peki. Özne' nesneye karşı hep yeni nesne üretiyor. Özne'yi konumlarken ikiz, klon üzerinden de genişletmek sanki saplantısız bir bakış sunar. Tavuk örneği hep verdiğim belki tavuğa etinin lezzetini de öğretirsek o zaman özne'nin özne hakkında konuşmasını da anlayabilirim. Bir de bazı seri katiller üzerinde yapılmış deneyleri de inceleyebiliriz. Ucu acık, nokta koymuyorum
Tracey Emin noktayı koydu :)
https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/kitap/yatak-odasinda-felsefe/164
Buna da bakılabilir.
Buna da bakılabilir.
"kendini kendine nesne yapmak" - HEGEL
- Yaş: 4,5. Yeni bir çalışma için gittiğim bir ana okulunda gözlem sırasında çocuklardan biri dikkatimi çekti. Minyatür masa ve sandalyelerinde kesilen pastayı bekliyorlardı. İlgimi çeken çocuk; elini telefon olarak kullanıp sürekli babasıyla konuşma yapıyordu. Elini cebine sokup çıkarıyor, avuç içini parmaklarıyla tuşluyor. Babasının numarasını çeviriyor. Hayalet telefonu kulağına götürüyor. "Baba nerdesin? Koşuyor musun? Tamam baba. Pasta yiyeceğim ben. Arkadaşımın doğum günü. Tamam baba." Bu konuşmaları 5 dakikada bir tekrarlıyordu. Diğer çocuklar da onun bu durumunu o kadar olağan karşılıyorlardı ki. "Sen de hep babanla konuşuyorsun. Hadi kapat şu telefonu" gibi sözler söylüyorlardı. Çocuğun hikâyesini tam olarak öğrenemedim gizlilik gereği. Bu gözlem nesnenin varlığını maddeye indirgeyenlere gelsin. Cisimleştirme (olağan tanımının dışında) somut ve soyut düzlemde çocuğun zihninde bir şekilde gerçekleşiyor. Kendini oyan yetişkin konstrüktürü dışsal olan minyatür arzularını bastırırken fantastiğe olan kapıyı aralıyor. Ve bu fantastik olan da için dışarıdaki hakimiyetini, ilişkisini kurmaya yönelik adımlar. Devam ediyor... http://www.ercankesal.com/makaleler-sunumlar/orada-olmayan-sey/ Özgür Öğütcen/Orada Olmayan Şey
- Kadın koşarak büyük bir heyecanla beni tanımaya kim olduğumu, cinsiyetimi öğrenmeye gelmişti.
*Hadi ya gerçekten mi?
*Geçmiş olsun dünya. Geçmiş olsun hepimize... Geçirmişler olsun.
- "Ay'ın hiç denizin anlamını bildiğini görmemiştim." Sisifos Söyleni'nin yerine antidepresanlarla sadece bu dize tekrarlansa iğne yorulana kadar yetermiş Nick. Bi zamanda kesin karşılaşacağız seninle. Çok çalışıyorum. Doğama aykırı olarak tüm kurları yapacağım sana. https://www.youtube.com/watch?v=S3jCFeCtSjk&list=RDS3jCFeCtSjk#t=0
- Domatesin gerçekliği ile sosyal medya gerçekliği arasında ilişki kuran arkadaşları tebrik ediyorum. Bununla yetinmeyip tüm sosyal medya hesaplarını satışa sunmuşlar ve paket paket satıyorlar.
- Git gide donuyorum insan, yeni karnavalların içinde yürüyorum ve kayboluşumun kutlamasını yapamıyorum. Dionysos şenliklerinin bereketi adına, mesafe bu kadar geniş miydi insan... Selva, Feronia ağıtlarını duyuyorum. Köklerine takılmış piglerin sancıları ile ağıtlıyorlar.
- Dune, film şeridine imgesi düşmeyen koca bir film tasarım kitabıdır. Serge Guilbaut'un "New York Modern Sanat Düşüncesini Nasıl Çaldı" kitabı ile okumak iyidir. Çocukluğunuzun tüm imgeleri Dune'den kırpılmış bir kesit. Amerika'dan sunulan bilim kurgu, Dune'nin sadece tozu. Jodorowsky's Jung'u en iyi anlamış olanlardan bana kalırsa. Kendisinden dinleyin buyurun. Tam link var sanırsan nette.
- Sütyen askısının görünmesinden rahatsızlık duyan ve hemcinsini uyaran kadınlara karşı pozitif düşüncelerim yok.
- Peri Tozu gerçekliğine akide şekeri iyi gelir.
- Çivili papuçlar boğazıma takıldı, yutkundum ağzımdan kelebekler savruldu. İyiye yorulmuş rüya herkesi gülümsetti.
- Mc Donalds'a çıkan kırmızı halı. Mustek
- Pastij, öykünme, sümkürme. Svankmajer bereketinden yararlananların güneş görmeyen yerlerini öperim.
- Kamera açılarıyla, yönetmen ahlak sorgulaması yapan üçüncü gözün gözünü sevmek gerek ve fantazmasına saygı duymak gerek. O da insan :)
- Dil çıkarmak, Svankmajer'de "şissst sus" anlamına gelirken, Albert Einstein'da "yeter artık" anlamına gelir. İkisi de "sus" anlamındadır sonuç olarak.
- "Arkadaşımla konuşurken arada "eskiden tiyatro oyunu izlerken kendimi salak gibi hissederdim" lafını duyan yanımda bira içen adamın, birayı birden ağzından dışarı doğru püskürtmesini unutmayacağım. Baktım yanıma, "buyurun lütfen dahil olup fikir beyan edebilirsiniz" dedim. Keşke demez olaydım. Tiyatroyu sevelim izleyelim didaktiği çıkmaz mı adamın içinden. Ne desem boş. Derdimi anlatamadım yine. Amaaaan... offf... dedim içimden. "Yok büyüdüm artık salak gibi hissetmiyorum" dedim de kurtuldum.
- İyileştirme kendini ben seni böyle seviyorum.
- Masumiyet çocuklukla ilgili bir durum değil, treni kaçırmış yetişkin mastürbasyonudur.
- Sevişince geçer, doğurunca geçer... Bu öyle bir şey değil.