Sonsuz kere parçalara bölünüp, kısa zaman içinde belleğin aldatmacasıyla bütünü gördüğünü sanıp ardından hızlı bir düşüş yaşarsın. Endorfin eksikliği deyip bu duruma aşina olduğunu varsayıp gün içinde onlarca düşüşler yaşayıp çıkışı bulamazsın. Agulama ile başlar bu güvensizlik. Aguladığın anda belirsizliğin içinde uyanmamış beyaz bir ayı misali, uyku mahmurluğuyla kandırılmanın ilk düşüşleri, sürekli tekrarlardan öte gidemeyen davranış biçimleri, dillerin lal olduğu andan itibaren belki sona erecek yanılsama.
5 Ekim 2021 Salı
4 Ekim 2021 Pazartesi
Öyle İşte Isidore...
Bağışla, beni yeniyetme; şu anda senin soylu ve kutsal yüzünü seyreden insanı, kemiklerini kıran ve vücudunun her yanından sarmakta olan etlerini parçalayan kişiyi. Hasta usumun bir taşkınlığı mı, düşüncelerime bağlı olmayan, tıpkı avını parçalayan kartalınkine benzeyen gizli içgüdü mü beni bu cinayeti işlemeye yöneltti; ama gene de kurbanım kadar acı çekiyorum!
Bağışla beni, yeni yetme. Bu garip geçici yaşamdan kurtulunca, sonsuzluk boyu birbirimize karışalım istiyorum; bir tek varlıkta buluşmak istiyorum, ağzım üzerinde ağzının. Ne var ki, bu şekilde, tamamlanmayacak cezam. Şimdi sen parçalayacaksın ben, bir an bile durmadan, dişlerinle, tırnaklarınla. Gövdemi güzel kokulu çiçeklerle donatacağım, bu günah ödeme töreni için; ve ikimiz birlikte can çekişeceğiz, ben, parçalandığım için; sen, parçalandığın için beni...Ağzım üzerinde ağzının. Ey güzel çocuk, yapacak mısın şimdi, sana öğütlediğim şeyi? Sana karşın, yapasın istiyorum ben, ve mutlu kılacaksın vicdanımı. Böyle konuşunca, bir insanın varlığına kötülük etmiş olacaksın ve aynı varlık sevecek seni, aynı zamanda: Düşünülebilecek en büyük mutluluk. Daha sonra hastaneye yatırabilirsin onu; çünkü kendi hayatını kazanacak durumda olmayacak bu kötürüm. İyi insan, diyecekler sana, ve defne çelenkleri, madalyalar gizleyecek çıplak ayaklarını, bir büyük mezarın üzerine yayılmış, yaşlı suratlı. Ey sen, suçun kutsallığını kutsayan bu sayfaya adını yazmak istemediğim, biliyorum ki evren kadar uçsuz bucaksız bağışlaman. Ama ben hâlâ varım!
29 Eylül 2021 Çarşamba
19 Haziran 2021 Cumartesi
12 Haziran 2021 Cumartesi
Kapatın Bu Şehri
Nerede uyandığımı bilmiyorum
Hangi rüyanın eşiğine gelsem
Gerçeğe uyanmam için
Birkaç rüyadan geçmem gerekiyor
İki yılan yıktı tüm tabuları
Arı kovanında topal kraliçe arının hükümdarlığı
Karışıyor zihnim, bulanıyor
Hangi masalın kapısına gelsem
Kilitli kapılar
Alarm sesleri ile güne başlayan uykusuz bedbaht
Geceleri örtün üstüme, pak
İstasyonlarda diş çürükleri
Rögar kapağını kemiren fareler
Bir kareden öteye gidemeyen yorgun bacaklar
Bu şehir kimin ahını aldı
Kapatın gözlerini son nefesini çoktan verdi
Kaç atom parçalanacak daha
Kaç kez duyar eşiğimiz sınanacak
Kapatın bu şehri fahişeler nöbet tutsun
12.06.2021
7 Haziran 2021 Pazartesi
İki Balık
Ben şimdi hangi seslerin, renklerin, sözcüklerin
Hangi dolaylı tümcenin arkasından anlatayım özlemimi
Rüzgar yüzüme vurduğunda, yağmurun kasvetinde
Simsiyah bulutların geçişinde bir merasim
Rutinlerimin can sıkıntısı yokluğun
Gitar seslerinde sen kırmızı
Siyah ve kırmızı birbirine uzak
Ben bir çizgi çektim, üzerine kargalar tünedi
Cebine taşlar koydum zamanın sayılırlığına karşı
Aynı metrekarede milyonlarca uzak ışık yılı
Bir balkon çıkmazında saklı yüzün, odalarda
Rüyalarımda saklambaç
Kokular alıyorum ardından baktığım
Başka bedenlere dar
Vudu bebeği beyaz otomobil çıkmazında
Tüm plakalar yitik
Tüm hesaplar kaçak göçek
Son sözcük mutluluk mu
Onu orada bıraktım, tortusuyla sürtünme hızı
İki balık okyanusta yem
7.06.2021